italya 28.05-7.06.2005

Cumartesi sabahı erken saatlerde Yılmaz ve Adnan’la birlikte 3 BMW yola çıkıyoruz. Toplamda yaklaşık 4.500 km. sürecek 11 günlük gezinin 670 km.lik en uzun etabını tamamlayarak Selanik’e varıyoruz. Yolda yağmura yakalanma korkumuzu ilk günden yağmura yakalanarak atlatıyoruz. Hareket halindeyken üzerimizdekiler çabuk kuruyor zaten.

Selanik
Selanik’te otele yerleştikten sonra deniz kenarına bira içmeye iniyoruz. Şehri gezerken yakalandığımız yağmurda ıslanan kıyafetlerimizi Agora meyhanesinde uzo içerken kurutuyoruz.

Pazar sabahı feribotla italya’ya geçeceğimiz igoumenitsa’ya doğru yola çıkıyoruz. Yemyeşil dağ ve vadilerden, göl kenarlarından geçen çok keyifli bir yolculuk yapıyoruz. Yolda yine yağmura yakalanıyoruz ama yol kenarında bizi izleyen bir tavşan görüyorum.

Amalfi
Pazartesi sabahı Bari limanına inip Amalfi sahilllerini dolaşıyoruz.Yine yağmura yakalandığımızı söylemeye gerek yok sanırım. Yağmura o kadar alışıyoruz ki durup yağmurluklarımızı bile giymiyoruz artık.

Napoli
Hava karardığı için Pompei'yi gezemeden Napoli’ye gidiyoruz. Akşam yemeğinde tabiki pizza napoliten var. italyanlar (özellikle güneydekiler) deli gibi kullanıyorlar. 130 km.yle otobanda giderken scooter solladı. 3 günde toplam 1.465 km yol yapıyoruz.








Toscana

Salı sabahı Napoli'nin trafik keşmekeşinden kurtulmayı başarıp Toscana’ya doğru yola çıkıyoruz.

Etrafı italyan şaraplarının yapıldığı üzüm bağlarıyla çevrili ortaçağdan kalma dağ köylerini geziyoruz.

Orvieto
Öğle yemeğini yediğimiz Orvieto’yu arkamıza alarak poz vermeyi ihmal etmiyoruz.
Montepulciano

Gece kaldığımız Montepulciano bölgedeki en yüksek dağ köylerinden biri ve gerçekten muhteşem bir yer. Hayret, bugün yağmur yağmadı.

Siena
Perşembe sabahı ilk durak en büyük meydana sahip Siena'da. Meydanda Palio festivalini kutlamaya gelen yüzlerce insan var ve cıvıl cıvıl. Monteriggioni'de öğle yemeğinin ardından akşam birası San Giminiano'da.

Floransa
Floransa’yı bir kaç kelimeyle anlatmak çok zor. Tam bir kültür sanat şehri. Müzelerini gezecek zamanımız olmadı ama daha önce gezmiştim zaten. Orjinali müzede olsada Michelangelo'nun Davut heykeli yine de muhteşem. Şu ana kadar her şey yolunda, hiç bir aksilik yok. Hava çok sıcak, yağmuru özledik...
Pisa

Ertesi sabah kahvaltının ardından Pisa'ya doğru yola çıkıyoruz. Pisa kulesinin ne kadar eğri durduğu malum ama yine de görünce şaşırtıyor.








Cinqueterre

Pisa`dan beş köy anlamına gelen Cinqueterre’ye doğru yola çıkıyoruz. Denize doğru inen dik yamaçlara kurulan köyleri gezip birinde kalmayı planlarken italya’daki bayram tatili nedeniyle yer bulamıyor, geceyi Cenova`da geçiriyoruz.






Como

Cuma sabahı Milano üzerinden isviçre sınırındaki Como gölüne gidiyoruz. Alplerin eteklerindeki gölün çevresindeki köyleri dolaşırken üstümüzde kartallar uçuyor. Hava kararıncaya kadar gezip göl kenarındaki küçük köylerden birinde kalıyoruz.

Venedik
Venedik'te San Marco meydanının hemen yanında çatı katı dubleks otel odası, gezi boyunca kaldığımız en sevimli oda. Fotoğraftan da anlaşılacağı gibi, Venedik gibi romantik bir şehire 3 erkek motosikletçi gitmek pek parlak bir fikir değil. Akşamları deniz yükseldiğinde şehrin alçak yerlerinin sular altında kaldığını hayretle izliyoruz. Şaraplar çok güzel ama pizza ve makarna yemekten bıktık.
italya gezisini tamamlayarak dönüş yolculuğuna başlıyoruz. Pazar öğlen 27 saat sürecek feribot yolculuğuyla Venedik’ten Yunanistan'a doğru hareket ediyoruz. Feribottan indikten sonra 450 km. uzaklıktaki Selanik'e varmamız virajli dağ yolları yüzünden geceyi buluyor.

Selanik
Otele gitmeden ayağımızın tozuyla geçen hafta gittiğimiz Agora meyhanesine gidiyoruz. Bizi tanıyarak her zamanki masamıza oturtuyorlar ve "her zamankinden" diyoruz. Bir ufak uzoyla (bir tanede biz içmiştik) tatlı müessesenin ikramı. Oteli bulmak pek kolay olmuyor tabi.

Dün italya’da, bugün Yunanistan’da, yarın Türkiye’deyiz...
Selanik'te Sami ve Rana ile buluşup 4 motosiklet dönüyoruz. Hatıra fotoğrafı çektirip sınırı geçtikten sonra Adnan'ın Tekirdağ'da aynasını solladığı arabaya çarparak kırmasi moralimizi bozsa da yola devam ediyoruz. Bunların dışında yorucu ama çok keyifli bir geziyi, planladığımız rota ve sürede tamamlıyoruz.

11 günde 4.215 km. (feribot yolculukları hariç) yol yapıyoruz. Önümüze fırlayan kamyon geçirdiğimiz en önemli kaza tehlikesiydi. Dağ yolları o kadar dar ve virajlıydı ki değil kamyonu, çıktığı yolu bile görmedim ve o kadar ani çıktı ki arkamdan gelen Yilmaz bile zor durdu, ben nasıl kurtardığımı anlamadım zaten. Hepimiz birer kere giderken manzarayı seyredeceğiz diye uçuruma yuvarlanıyorduk.

Hiç yorum yok: