Bogota, Panama üzerinde 3 aktarma ile 24 saatlik bir yolculukla geldiğimiz San Jose Yeni Zelanda’dan sonra motosiklet turuna gittiğimiz en uzak yer.
“Zengin sahil” anlamına gelen Costa Rica’ya bu ismi Kristof Kolomb vermiş. Dünyada ordusu bulunmayan nadir ülkelerden biri, 70 yıldır ordusu yok, şehirlerde asayiş faaliyeti yürüten bir polis gücü var sadece. Yabancı ülkelerin devlet başkanları ziyaret geldiğinde resmi törenle karşılayacak sembolik bir askeri birlik kurmak bile yasak. Yabancı konukları, askeri kıta yerine misafir ülkenin renklerinde giymiş çocuklar karşılıyor. Ulusal savunma bütçesi ise eğitim ve sağlık yatırımları ile Kosta Rika’nın doğal yapısını koruma faaliyetlerine devredilmiş. Bu yaptıklarıyla dönemin başbakanı Nobel Barış Ödülü almış.
Ülkede okuma yazma oranı %98, derslerin çoğu doğada yapılıyor. Çocuklar matematiği ağaç, çiçek sayarak öğreniyor. İnsanların ortalamanın çok üzerine bir yaşam sürdüğü dünyadaki 5 “blue zone”dan biri, hemen her şeye “pura vida” (pür yaşam) diyerek cevap veriyorlar. Ülkenin gayri resmi mottosu olan ‘pura vida’, tasasız, yarına dair hiçbir karamsarlık içermeyen, sahip olduklarından tatminkar, sahip olmadıklarına ihtiyaç hissetmeyen bir yaşamı ima ediyor. Bu motto sayesinde defalarca dünyanın en mutlu ülkesi seçilmiş.
San Jose
5 Ocak sabahı San Jose’deki kolonyal mimarisindeki otelimizden yola çıkıyoruz.
GPS çalışmadığı için bir türlü şehirden çıkmayı başaramıyoruz, kime yol sorduysak bizi başka bir yöne gönderiyor. Costa Rica’da yaşan bir Amerikalıya rastlıyoruz nihayetinde, bizi arabasıyla şehir dışına kadar çıkarıyor.GPS çalışmadığı için bir türlü şehirden çıkmayı başaramıyoruz, kime yol sorduysak bizi başka bir yöne gönderiyor. Costa Rica’da yaşan bir Amerikalıya rastlıyoruz nihayetinde, bizi arabasıyla şehir dışına kadar çıkarıyor.
San Jose’den batıya, Pasifik Okyanusu’na doğru inmeye başladıkça sıcaklık 36 dereceye çıkıyor. Öğle yemeği için durduğumuzda 250 km’lik yolun 30 km’sini tamamlayabilmiştik henüz.
Dünyanın ikinci muz üreticisi olan ülkenin her tarafı muz ağaçlarıyla kaplı, kağıt bile muz yapraklarından yapılıyor.
GPS çalışmadığı için bir türlü şehirden çıkmayı başaramıyoruz, kime yol sorduysak bizi başka bir yöne gönderiyor. Costa Rica’da yaşan bir Amerikalıya rastlıyoruz nihayetinde, bizi arabasıyla şehir dışına kadar çıkarıyor.GPS çalışmadığı için bir türlü şehirden çıkmayı başaramıyoruz, kime yol sorduysak bizi başka bir yöne gönderiyor. Costa Rica’da yaşan bir Amerikalıya rastlıyoruz nihayetinde, bizi arabasıyla şehir dışına kadar çıkarıyor.
San Jose’den batıya, Pasifik Okyanusu’na doğru inmeye başladıkça sıcaklık 36 dereceye çıkıyor. Öğle yemeği için durduğumuzda 250 km’lik yolun 30 km’sini tamamlayabilmiştik henüz.
Dünyanın ikinci muz üreticisi olan ülkenin her tarafı muz ağaçlarıyla kaplı, kağıt bile muz yapraklarından yapılıyor.
Hatalı sollama yaptığımız için bizi durduran polis motor başına 600 $’dan 3.000 $ ceza keseceğini söylüyor. Kask kamerasına kaydedildiği korkusunu yaşasa da Attila polisi 100 $’a ikna ediyor, yolumuza devam ediyoruz.
Daha güzel ama uzun bir yoldan gitmek isteyen Metin’i yalnız bırakmayarak gruptan ayrılıyoruz, gün batımını yolda izlemeyeli uzun zaman olmuştu. Asfalt yol bitip stabilize yol başladığında hava kararıyor. Gece karanlıkta küçük bir nehri motorla geçmek zorunda kalıyoruz, Metin’in nehirden çıkması ile motorunun yumuşak zemine saplanması bir oluyor. Motoru çıkarıp yola devam ediyoruz.
Lagarta Lodge
250 km’yi 9 saatte tamamlayarak yoldaki ilk gecemizde kalacağımız Nosara’daki Lagarta Lodge’a varıyoruz. Okyanus kenarında etrafı ormanla çevrili otelimizin ne kadar güzel olduğunu ancak ertesi sabah hava aydınlandığında fark edebiliyoruz.
Sabah hiç duymadığımız hayvan sesleri ile uyanıyoruz, maymunların çığlıkları biraz ürkütücü. Okyanus kıyısındaki kuşlar ile kökleri topraktan kurtulmuş, sanki yürüyecek gibi ağaçların olduğu orman çok etkileyici.
Tamarindo
Turun ikinci gününde Pasifik Okyanusu boyunca kuzeye doğru yola çıkıyoruz.
Bu gece kalacağımız Tamarindo küçük bir balıkçı köyü iken Costa Rica’nın en popüler turizm merkezlerinden biri haline gelmiş. Uzun kumsalı nesli tükenmekte olan deri sırtlı kaplumbağaların en önemli yaşam alanlarından biri. Güçlü akıntılar ve büyük dalgalar burayı dünyanın en popüler sörf merkezlerinden biri haline getirmiş.
Ertesi sabah uyandığımızda deniz neredeyse 100 metre çekilmiş, kayalıklardan oluşan küçük adacıklar oluşmuştu.
Tamarindo gün batımı ile de ünlü.
Arenal Volcano
8 Ocak sabahı Pasifik Okyanusu kıyılarından ülkenin iç kesimlerine doğru yola çıkıyoruz. Llanos de Cortez Şelalesinde biraz serinledikten sonra yola devam. Hava karardığında iki gün kalacağımız Arenal Volkan’ının bulunduğu La Fortuna’ya varıyoruz. Otelimiz volkanın eteklerinde, yağmur ormanının içinde.
Arenal Volkan’ı dünyanın en aktif 3 volkanından biri. Son büyük patlamasını 1968’de gerçekleştirmiş ve yamacında yer alan Tabacon köyünü yerle bir ederek 87 kişiyi öldürmüş. Bazen akıttığı lavlar gece karanlığında kırmızı bir şekilde görünen volkan 2010’dan beri uykuda olsa da tütmeye devam ediyor.
Costa Rica yarım milyondan fazla hayvan türü, 10.000 çeşit ağaç ve bitki ile dünyanın biyoçeşitlilik bakımından en zengin ülkesi. Ülke dünyanın binde 3’ü büyüklüğündeyken canlı çeşitliliğinin % 6’sına sahip. 1200 çeşit orkide, 600 çeşit kelebek var. Dünyadaki kelebeklerin %10’u bu ülkede uçuyor. Kırmızı gözlü ağaç kurbağası en bilinen canlılarından. Ülke yüzölçümünün yüzde 25’i ya milli park veya yaban hayvan koruma alanı. Arenal Volkanı Ulusal Parkı içindeki Arenal Asma Köprüler Parkı’ndaki 15 asma köprü sayesinde yağmur ormanının içinde dolaşarak çok sayıda canlıyı görmek mümkün. Jurrasic Park’ın Costa Rica’da çekilmesine şaşmamalı.
Poas Volcano
Turun 5. gününde iç kesimlere doğru yola devam ediyoruz. Öğle yemeği için durduğumuz restoran haftanın üç günü açıkmış, bugün kapalı. Attila Amerikalı olan sahibini ikna ederek restoranı açtırıyor. Yemeği bizzat kendisi yapıp servis eden Cliff, masamıza oturup sohbet de ediyor.
Yemekten sonra La Paz şelalesine uğrayıp 100’den fazla hayvan türüne sahip La Paz Waterfall Gardens’a gidiyoruz. Beş şelale, bulut ormanı ve yağmur ormanı olan eko park en yüksek notu alarak Costa Rica’nın en iyisi seçilmiş. Orta ve güney Amerika’da yaşayan tukan ve jaguarı da yakından görmüş olduk.
Bu gece kalacağımız Heredia halen aktif olan Poas Volkanı eteklerinde, 2700 metre yüksekliğindeki volkana doğru çıktıkça sıcaklık 36 dereceden 14 dereceye düşüyor. 1828’den beri 40 kez patlayan volkan son olarak 2017’de patlamış, ziyaretçiler ve halk tahliye edilmiş ve volkan ve çevresindeki ulusal park 17 ay kapalı kalmış. Eylül 2018’de yeniden açılan ulusal park ve kratere ulaşım sınırlı. Poas Volkanı’nın ik tane krater gölü var.
Costa Rica’da 65 milyon yıl öncesine dayanan 200’den fazla volkan var, bunlardan 100 kadarı aktivite belirtisi gösterirken 5 tanesi aktif.
Manuel Antonio
10 Ocak sabahı Pasifik Okyanusuna doğru inişe geçiyoruz, sıcaklık yeniden 35 derecelerde. Pasifik kıyısındaki Manuel Antonio ülkenin en popüler tatil yerlerinden biri.
Ulusal Parkı ülkenin en küçüklerinden olsa da en çok ziyaret edileni. Çok kalabalık olacağı için sabah saat 7’de parktayız. Parkın içinde çok sayıda insan olduğu için diğer canlıları pek mümkün olmuyor, beyaz yüzlü maymunlar özellikle bu bölgede yaşıyor. Birkaç saatlik orman yürüyüşünden sonra ulusal parkın içindeki beyaz kumlu plajda denize girmek çok iyi geliyor.
Trogon Lodge
Turun 7. gününde Pasifik kıyılarından San Jose’ye doğru dönüşe geçiyoruz. Öğle yemeği için durduğumuz restoran aynı zamanda eskici, ilginç şeyler de var aslında.
Yemekten sonra Costa Rica’nın en yüksek noktası olan 3.335 metre yüksekliğindeki Cerro de la Muerte’ye doğru yola çıkıyoruz. Ölüm Zirvesi anlamına gelen bu geçit geçmişte yürüyerek 4-5 günde geçilebiliyormuş ve çok sayıda insan donarak ölmüş. 1908’de birbirlerinden yaklaşık 10-12 saatlik yürüme mesafesinde 3 dinlenme istasyonu kurulmuş, bir sonraki yolcuya yakacak odun bırakmak zorunluymuş. Virajlı dağ yollarından, bulutların içinden geçerek ulaştığımız zirve yolu, sıcaklık 6 dereceye düşse de, turun en keyifli günüydü.
Yoldaki son gecemiz San Gerardo de Dota’daki Trogon Lodge’da. Yağmur ormanında, içinden nehir geçen bir vadide ahşap kulübelerde kalıyoruz.
12 Ocak’ta San Jose’ye geri dönerek motorlarımız teslim ediyoruz, ertesi gün eve dönmek üzere yola çıkıyoruz…
Turun ikinci gününde Pasifik Okyanusu boyunca kuzeye doğru yola çıkıyoruz.
Bu gece kalacağımız Tamarindo küçük bir balıkçı köyü iken Costa Rica’nın en popüler turizm merkezlerinden biri haline gelmiş. Uzun kumsalı nesli tükenmekte olan deri sırtlı kaplumbağaların en önemli yaşam alanlarından biri. Güçlü akıntılar ve büyük dalgalar burayı dünyanın en popüler sörf merkezlerinden biri haline getirmiş.
Tamarindo gün batımı ile de ünlü.
Arenal Volcano
8 Ocak sabahı Pasifik Okyanusu kıyılarından ülkenin iç kesimlerine doğru yola çıkıyoruz. Llanos de Cortez Şelalesinde biraz serinledikten sonra yola devam. Hava karardığında iki gün kalacağımız Arenal Volkan’ının bulunduğu La Fortuna’ya varıyoruz. Otelimiz volkanın eteklerinde, yağmur ormanının içinde.
Arenal Volkan’ı dünyanın en aktif 3 volkanından biri. Son büyük patlamasını 1968’de gerçekleştirmiş ve yamacında yer alan Tabacon köyünü yerle bir ederek 87 kişiyi öldürmüş. Bazen akıttığı lavlar gece karanlığında kırmızı bir şekilde görünen volkan 2010’dan beri uykuda olsa da tütmeye devam ediyor.
Costa Rica yarım milyondan fazla hayvan türü, 10.000 çeşit ağaç ve bitki ile dünyanın biyoçeşitlilik bakımından en zengin ülkesi. Ülke dünyanın binde 3’ü büyüklüğündeyken canlı çeşitliliğinin % 6’sına sahip. 1200 çeşit orkide, 600 çeşit kelebek var. Dünyadaki kelebeklerin %10’u bu ülkede uçuyor. Kırmızı gözlü ağaç kurbağası en bilinen canlılarından. Ülke yüzölçümünün yüzde 25’i ya milli park veya yaban hayvan koruma alanı. Arenal Volkanı Ulusal Parkı içindeki Arenal Asma Köprüler Parkı’ndaki 15 asma köprü sayesinde yağmur ormanının içinde dolaşarak çok sayıda canlıyı görmek mümkün. Jurrasic Park’ın Costa Rica’da çekilmesine şaşmamalı.
Poas Volcano
Turun 5. gününde iç kesimlere doğru yola devam ediyoruz. Öğle yemeği için durduğumuz restoran haftanın üç günü açıkmış, bugün kapalı. Attila Amerikalı olan sahibini ikna ederek restoranı açtırıyor. Yemeği bizzat kendisi yapıp servis eden Cliff, masamıza oturup sohbet de ediyor.
Yemekten sonra La Paz şelalesine uğrayıp 100’den fazla hayvan türüne sahip La Paz Waterfall Gardens’a gidiyoruz. Beş şelale, bulut ormanı ve yağmur ormanı olan eko park en yüksek notu alarak Costa Rica’nın en iyisi seçilmiş. Orta ve güney Amerika’da yaşayan tukan ve jaguarı da yakından görmüş olduk.
Bu gece kalacağımız Heredia halen aktif olan Poas Volkanı eteklerinde, 2700 metre yüksekliğindeki volkana doğru çıktıkça sıcaklık 36 dereceden 14 dereceye düşüyor. 1828’den beri 40 kez patlayan volkan son olarak 2017’de patlamış, ziyaretçiler ve halk tahliye edilmiş ve volkan ve çevresindeki ulusal park 17 ay kapalı kalmış. Eylül 2018’de yeniden açılan ulusal park ve kratere ulaşım sınırlı. Poas Volkanı’nın ik tane krater gölü var.
Costa Rica’da 65 milyon yıl öncesine dayanan 200’den fazla volkan var, bunlardan 100 kadarı aktivite belirtisi gösterirken 5 tanesi aktif.
Manuel Antonio
10 Ocak sabahı Pasifik Okyanusuna doğru inişe geçiyoruz, sıcaklık yeniden 35 derecelerde. Pasifik kıyısındaki Manuel Antonio ülkenin en popüler tatil yerlerinden biri.
Ulusal Parkı ülkenin en küçüklerinden olsa da en çok ziyaret edileni. Çok kalabalık olacağı için sabah saat 7’de parktayız. Parkın içinde çok sayıda insan olduğu için diğer canlıları pek mümkün olmuyor, beyaz yüzlü maymunlar özellikle bu bölgede yaşıyor. Birkaç saatlik orman yürüyüşünden sonra ulusal parkın içindeki beyaz kumlu plajda denize girmek çok iyi geliyor.
Trogon Lodge
Turun 7. gününde Pasifik kıyılarından San Jose’ye doğru dönüşe geçiyoruz. Öğle yemeği için durduğumuz restoran aynı zamanda eskici, ilginç şeyler de var aslında.
Yemekten sonra Costa Rica’nın en yüksek noktası olan 3.335 metre yüksekliğindeki Cerro de la Muerte’ye doğru yola çıkıyoruz. Ölüm Zirvesi anlamına gelen bu geçit geçmişte yürüyerek 4-5 günde geçilebiliyormuş ve çok sayıda insan donarak ölmüş. 1908’de birbirlerinden yaklaşık 10-12 saatlik yürüme mesafesinde 3 dinlenme istasyonu kurulmuş, bir sonraki yolcuya yakacak odun bırakmak zorunluymuş. Virajlı dağ yollarından, bulutların içinden geçerek ulaştığımız zirve yolu, sıcaklık 6 dereceye düşse de, turun en keyifli günüydü.
Yoldaki son gecemiz San Gerardo de Dota’daki Trogon Lodge’da. Yağmur ormanında, içinden nehir geçen bir vadide ahşap kulübelerde kalıyoruz.
12 Ocak’ta San Jose’ye geri dönerek motorlarımız teslim ediyoruz, ertesi gün eve dönmek üzere yola çıkıyoruz…
1 yorum:
Soluksuz okudum. Çok güzel anlatmışsınız. Satırlarınız için teşekkürler.
Yorum Gönder